Mühendislik Eğitiminde İngilizce
Merhabalar. Mühendislik Eğitimim boyunca İngilizce eğitim gördüm. Mühendislik Eğitimi’nde İngilizce dilinin Türkçe konuşan bireyler için oluşturduğu pozitiflik ve negatiflikler üzerine bir yazı hazırlamak istedim.
6 yıldır Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Elektrik – Elektronik Mühendisliği bölümünde öğrenciyim. Okulumun başlangıcından sonuna kadar çoğu dersi İngilizce işledim. Dolayısıyla bu yazıyı yazabilecek kadar tecrübeli görüyorum kendimi ve gözlemlerimi aktarmaya çalışacağım.
Üniversite sınavının ardından bölüm seçimlerimi yaparken İngilizce olan mühendislik bölümlerine öncelik vermiştim. O zamanki aklımla İngilizce bölümün İngilizcemi çokça geliştireceğini düşünüyordum ki yanlış da düşünmemişim.
İngilizce Gelişimine Katkı
Bölüme girdiğimde İngilizcem ortalamanın üstü durumdaydı. Akademisyenleri dinlerken zorlanmıyordum fakat dinlemekte zorluk çeken oldukça fazla arkadaşım oldu. Tabi bu durum ilk yılın ardından yavaş yavaş çözülüyor çünkü artık kulağınız aşina olmaya başlıyor ve daha rahat dinleyebiliyorsunuz. Aynı şekilde vize ve finallerde soruları anlamakta zorluk yaşayan oldukça fazla arkadaşım oldu, kendilerinin bilgisi çok iyi olsa bile soruyu anlayamadığından vize ve finallerden düşük aldılar. Dediğim gibi bu durum zamanla alıştıkça çözülen bir durum ve bu sorunları belli bir zaman sonra duymuyorsunuz.
İngilizce eğitim teknik anlamda İngilizcemi oldukça geliştirdi, okuma ve dinleme açısından epey bir yol aldığımı çok net söyleyebilirim. Konuşma kısmında ise fazla geliştiğimi söyleyemeyeceğim. Derslerde katı bir şekilde İngilizce konuşulmuyor (Kendi üniversitem için geçerli, muhtemelen çoğu okul anlattığım biçimdedir) dolayısıyla akademisyene sorulacak sorular olduğunda genelde Türkçe kullanıyorduk. Akademisyen de Türkçe cevaplayarak karşılık veriyordu. Bu durumda bir süre İngilizce konuşmayı bırakıp Türkçe’ye geçiyordu. Çoğu öğrencinin üniversite hayatı bu şekilde geçtiği için konuşma tarafını geliştirmesinin oldukça zor olduğunu söyleyebilirim İngilizce Mühendislik eğitiminin.
Bir diğer nokta ise Dünya’daki mühendislik kaynaklarının büyük bir çoğunluğunun İngilizce dilinde olması. Böyle bir eğitimden geçtikten sonra kaynak okuma ve anlamada herhangi bir sıkıntınız kalmıyor ve bu sizi büyük bir dertten kurtarıyor.
Yok mu bu eğitimin negatif noktaları ?
Var olmaz mı ? Gelelim negatif noktalara. Bahsedeceğim negatif noktalar pozitif noktalara göre daha ağır basıyor ve Türkçe eğitimi savunuyorum. İlki en önemli nokta olan “bir insan en iyi anadilinde eğitim gördüğünde anlar” sözüdür. Dediğim gibi üniversitemizde çoğu akademisyen çok katı değil, ders sırasında dil değiştirebiliyorlar. Akademisyenler Türkçe’ye geçtiklerinde çok daha iyi anlayabiliyorum çünkü anadilim olduğu için bilgileri çok daha hızlı işleyebiliyorum. İngilizce anlatıldığında ilk önce onu beynimde Türkçe’ye çeviriyorum daha sonrasında anlayabiliyorum. Bu durum da dersi beynime daha yavaş işleyebildiğim anlamına geliyor. Eğitim hayatım boyunca Türkçe eğitim görsem ve İngilizce’mi kendim geliştirsem kesinlikle dersleri daha iyi takip eder ve daha iyi anlardım.
İkinci negatif nokta ise, bazı akademisyenler ders işlerken İngilizce konuşmayı zorunlu tutması. Bu aslında İngilizce konuşma üzerinde pratik yapma noktasında müthiş bir örnek fakat İngilizce’niz çok iyi değilse ve soru sormak istiyorsanız bir anda negatif bir noktaya dönüyor çünkü İngilizce konusuna takıntılı bir milletiz ve o kalabalıkta dalga geçilir diye o soruyu sormaktan çekiniyoruz, bu durumda o soru orada sorulmuyor ve bilgiler havada kalıyor. Belki de sorulacak o soru birkaç kişinin daha ufkunu açacaktı ve kartopu etkisiyle bilgiler artacaktı. Çok büyük bir negatif noktadır bu madde.
İşte bu 2 madde benim için pozitif maddeleri yok eden çok önemli maddelerdir. Dışardan bakan biri çok önemli görmeyebilir bu maddeleri fakat işin içinde olan biri olarak uzun yıllar maruz kalınca çok önemli olduğunu söylemem gerekiyor.
Son olarak benim için çok önemli bir anı ile yazımı bitireceğim. Okuldaki ikinci senemde Sinyal dersindeydik, hocamız dersi İngilizce anlatıyordu. Bir anda sınıfa döndü, öğrencileri saydı ve uzun yıllar aklıma kazınacak bir söz söyledi: “Burada 50 – 60 civarı Türkçe konuşan insan var ve biz İngilizce konuşmaya çalışıyoruz”. Gerçekten hocamızın bu sözü yaklaşık 4 yıldır aklımda kazılı ve bu konu üzerine kafa yoran kişilere çok şey anlatır.
Share this content:
Bir yanıt verin